GUATR TIROID ZAYIFLAMA PROF DR METIN OZATA

GUATR TEDAVISI PROF DR METIN OZATA

 

GUATR TEDAVISI

PROF DR METIN OZATA

www.guatrcenter.com

www.tiroit.org

www.tiroidcenter.com

Tiroid hastalıkları ülkemizde ve dünyada en fazla görülen hormon  hastalıklarıdır. Guatr dediğimiz tiroid bezinin büyümesi durumu ülkemizde her 100 kişiden 30’unda görülürken bazı bölgelerimizde bu oran %50’lere çıkmaktadır. Tiroid bezindeki nodül dediğimiz oluşumlar veya ‘nodüler guatr’ ise tiroid ultrasonu yapıldığında neredeyse toplumdaki her 100 kişiden 50 veya 60’ında saptanmaktadır.  Tiroid bezinin az çalışmasına hipotiroidizm, çok çalışmasına hipertiroidizm adı verilir. Hipotiroidizm doğuştan olabildiği gibi ileri yaşlarda özellikle menopozdan sonra ve doğumlardan sonra artar.  Kilo veremeyen kişilerde mutlaka tiroid azlığı araştırılmalıdır. Bu nedenle ülkemizdeki her 2-3 kişiden birisinde yaşamının bir döneminde  tiroid hastalığı ortaya çıkmakta ve yaş ilerledikçe de sıklığı artmaktadır.

Tiroid hastalıkları özellikle kadınlarda daha sıktır ve erkeklere göre 8-10 kat daha fazla görülür. Bu nedenle kadınlar tiroid hastalıkları konusunda daha uyanık olmak zorundadır.  Adet düzensizliği olan, gebe kalamayan (kısırlık sorunu olan), menopoz döneminde ve özellikle 50 yaşın üzerindeki kadınlarda tiroid hastalığı  çok sık görülür. Elli yaşın üzerindeki  her 5 kadından birinde tiroid bezi yetmezliği vardır ve çoğu bu hastalığın farkında değildir. Gebelik döneminde tiroid yetmezliği olan bir kadın tedavi olmazsa çocuğunda zeka geriliğinin ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Diğer önemli bir konu ise doğan her 4000 bebekten birisinde tiroid hormon eksikliği olması ve tedavi edilmez ise zeka geriliği ve başka sakatlıklara neden olmasıdır. Bu nedenle yeni doğan bebeklerde, kısırlık sorunu olan kadınlarda, tüp bebek yaptıracaklarda, gebe kalan  her kadında ve 50 yaşın üzerindeki  bayanlarda tiroid hormon  ölçümünün  yapılması  gerekir.

Tiroid hastalıklarının önemli özelliklerinden birisi ailesel olmasıdır. Ailenizden birisinde tiroid hastalığı varsa sizde de olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle ailesinde tiroid hastalığı olan kişiler  bu hastalık konusunda uyanık olmak zorundadır. Tiroid hastalıklarının erken teşhis ve tedavisi vücudunuzda oluşacak hasarların önlenmesini sağlar.

 

TEŞHİSTE KULLANILAN LABORATUVAR TETKİKLERİ?

             Tiroid hastalıklarının teşhisi için bazı tetkiklerin yapılması gerekir. Bu tetkikler aşağıda verilmiştir:

a) Kan Testleri :

            Sıklıkla kullanılan  kan testleri serbest T3, serbest T4, TSH, anti-TPO antikoru, anti-tiroglobulin antikoru,  TSH-reseptör antikoru, tiroglobulin ve kalsitonin hormonlarının kan düzeylerinin ölçülmesidir.

 T4 ve T3 hormonlarının normal sınırın altında veya üstünde olması tiroid bezinin iyi çalışmadığını gösterir.  T4 ve T3 hormonları düşük ise beziniz az çalışıyor, buna karşılık T4 ve T3 hormonları yüksek ise beziniz çok çalışıyor demektir. T3 ve T4 ölçümü yaptırırken  serbest T3 ve serbest T4 hormonlarını ölçtürmek en iyisidir. Total T4 ve  Total T3 artık pek kullanılmamaktadır. Gebelerde, doğum kontrol hapı kullananlarda ve östrojen ilacı alanlarda  mutlaka serbest T3 ve serbest T4 hormon ölçümleri  yapılmalıdır.

Tiroid bezinin  az veya çok çalıştığını gösteren diğer bir  tetkik TSH hormon ölçümüdür.  TSH ölçümünün normalden düşük olması tiroid bezinin  aşırı çalıştığını gösterir. Kan TSH düzeyinin normalden yüksek bulunması ise tiroid bezinin az çalıştığını gösterir.

Sadece TSH hormonunu ölçmekle  aşağıdaki bilgiler kabaca elde edilebilir:

 

TSH ölçümü,  0.4-2.5 arasında ise  normaldir, yani bez normal çalışıyor demektir.

TSH, 2.5-4 arasında  ise  ileride tiroid bezi  yetmezliği gelişebilir. Bu durumda yılda bir  defa TSH ölçtürünüz

TSH, 4-10 arasında ise  tiroid bezinde hafif yetmezlik vardır ve tedavi gerekir.

TSH ölçümü 10’dan büyük ise  tiroid bezinde  belirgin yetmezlik vardır, yani az çalışıyor demektir ve tedavi gerekir.

TSH hormonu 0.4’den küçük ise   tiroid beziniz fazla çalışıyor, yani çok hormon üretiyor  demektir ve yine tedavi gerekir.

TSH  hormonu 2.5-4 arasında ve anti-TPO antikorunuz kanınızda  yüksekse sizde ileride tiroid bezi yetmezliği gelişme olasılığı yüksek demektir.

Tiroid bezi hastalıklarını teşhiste ayrıca tiroid antikorları denen   anti-TPO (diğer adı anti-mikrozomal antikor)  ve anti-tiroglobulin antikorları da ölçülür.  Bu antikorların yüksek olması tiroid hastalığının otoimmün  hastalık denilen bağışıklık sistemi bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıktığını  gösterir. Otoimmün hastalık vücudun kendi dokusunu (burada tiroid bezini) yabancı bir doku olarak algılayıp onu yok etmeye çalışmasıdır. Bu nedenle bağışıklık sistemimiz tiroid bezini yok etmek amacıyla anti-TPO ve  anti-tiroglobulin antikorları üretir. Bu antikorlar tiroid bezine yapışarak hücreleri tahrip eder. Vücudun neden böyle davrandığı henüz bilinmemektedir.

Anti-TPO ve anti-Tiroglobulin antikorları en çok Hashimoto hastalığı denen bir hastalıkta yükselir. Hashimoto hastalığı tiroid bezi yetmezliği yapan bir hastalıktır.  Toplumda bu antikorlar %10 kişide  tiroid hastalığı olmadan yüksek olarak bulunabilir.

TSH-reseptör antikoru, Graves hastalığı denen ve gözlerde büyüme yapan  tiroid bezinin aşırı çalışması hastalığında  kanda yükselebilmektedir.

Tiroglobulin ölçümü ise  ameliyat olmuş ve tiroid bezi tamamen alınmış tiroid kanserli hastaların izlenmesinde kullanılır. Diğer hastalıkların teşhisinde pek kullanılmaz. Tiroglobulin düzeyinin gittikçe artması tiroid kanserinin nüks ettiğini gösterir.

Kalsitonin ölçümü ise medüller  tip tiroid kanserinin teşhisi ve izlenmesinde faydalıdır. Kalsitonin düzeyi yüksek olan nodüler guatrlı hastalarda medüller kanser şüphesi artar ve başka testler yapılır. Ameliyat olan medüller kanserli hastalarda kalsitonin düzeyinin yüksek olması kanserin vücutta  bulunduğunu  ve devam ettiğini gösterir.

Bazen hastalar karşımıza tiroid hormon tetkiklerini yaptırıp gelirler. Bu tetkikler yani T3,T4 ve TSH hormon ölçümleri normal olabilir. Bu hormonların normal olması sadece tiroid bezinin yeteri kadar hormon salgıladığını gösterir. Bezimizde guatr, nodül veya kanser olduğu halde bu hormonlar normal olabilir. Tiroid bezinin muayenesi ve yapılacak tiroid ultrasonu sizde diğer hastalıkların olup olmadığını çoğunlukla ortaya çıkaracaktır.

 

            b) Tiroid Ultrasonu :

            Tiroid ultrasonu  ses dalgaları gönderilerek tiroid bezinin  yapısının  veya resminin bilgisayar ekranında ortaya konduğu bir tetkiktir. Herhangi bir radyoaktif madde kullanılmaz. Bu nedenle gebelerde   güvenle yapılabilir.  Tiroid ultrasonu tiroid bezinin büyüklüğünü, bezin şeklini ve  nodül varsa onun büyüklüğünü anlamamıza yarar. Ultrason ile nodül içinde sıvı olup olmadığı, yani nodülün kistik bir yapısının olup olmadığı anlaşılır. Ayrıca ilaç tedavisiyle bezin veya nodülün ne kadar küçüldüğünü veya küçülmediğini  daha iyi anlamamızda bize yol gösterir.  Nodül kan akımının Doppler ultrason ile incelenmesi nodüllerin iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığı konusunda ek bilgi verir.

            c) Tiroid sintigrafisi :

            Damardan teknesyum denilen  radyoaktif bir madde  verilerek tiroid bezinin filminin çekilmesidir. Damardan  teknesyum ilacı verildikten sonra  kamera altına yatarsınız ve bu kamera  teknesyum maddesinin tiroid bezi tarafından ne kadar tutulduğunu saptayarak  tiroid bezinin filmi ortaya çıkar.  Radyoaktif madde verildiğinden sintigrafi  gebelerde  yapılmaz. Sintigrafi ile nodülün sıcak mı, soğuk mu olduğu anlaşılır. Bu tetkik ile alınan radyasyon sadece birkaç röntgen filmi çektirmekle aynı ayarda olup endişeye gerek yoktur.

            d) Tiroid İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi :

            Tiroid bezinde saptanan nodüllerde kanser olup olmadığını anlamak için yapılır. Nodülü olan tüm hastalara yapılması gereken bir tetkiktir. Biyopsi sonucuna göre ilaç tedavisi veya ameliyat kararı verileceğinden yapılması çok önemlidir. . Oldukça basit, yapılması kolay ve ağrı oluşturmayan  bir tetkiktir. Damardan kan almak için kullanılan bildiğimiz plastik enjektörlerle yapılır. Damardan kan alınır gibi tiroid bezindeki nodülden  plastik enjektörle parça alınır. Alınan hücreler patoloji bölümünde mikroskop altında  incelenerek kanser veya iltihap olup olmadığı araştırılır. Biyopsi koldaki damardan kan alınması gibi kolay bir işlemdir. Korkulmaması gerekir.  Ameliyat değildir. Unutmayınız ki, nodülünüzün kanserli olup olmadığını kesin olarak ortaya koyabilecek başka bir yöntem yoktur.  Bazen biyopsi ile yeteri kadar parça veya hücre gelmeyebilir. O zaman biyopsiyi tekrarlamak gerekir

 

             

 

 

 

 

Sitede ara

İletişim

MUAYENEHANE MEHMET AKMAN (AFKAN) SOKAK NO 15 KAT 2 KOŞUYOLU KADIKÖY İSTANBUL
Ceviz Ağacı Pastanesi ve TANSAŞ karşısı
0 216 3486519
0 216 340 08 08
0 530 264 98 98